Rahim Ağzı Kanserlerinde Tanı Nasıl Konulur?
24 Ekim 2018
Rahim Ağzının İyi Huylu Hastalıkları Nelerdir?
24 Ekim 2018

Serviks kanserinin tedavisinde, tedavi yönteminden ve başarısını etkileyen etkenler aşağıdaki gibidir;

  • Kişinin yaşı ve genel sağlık durumunun nasıl olduğu
  • Kanserin hangi evrede olduğu (servisin bir bölümünün mü, yoksa tamamını mı tuttuğu, serviksin çevresindeki hücrelere ne kadar yayıldığı, lenf bezelerine ya da vücudun farklı organlarına sıçrayıp sıçramadığı (metastaz)
  • Kanser hücrelerinin çeşidi
  • Tümörün ne boyutta olduğu

Serviks kanserinde 3 çeşit standart tedavi yöntemi vardır. Bunlar;

Cerrahi: Kanserin operasyonlar vücuttan alınmasıdır. Cerrahi uygulanabilmesi için, tümörün serviksin haricinde ki organlara yayılmamış olması gereklidir. Şayet yayılmışsa uygulanan cerrahi müdahale başarılıya ulaşmaz. Tümörün boyutuna göre uygulanabilecek cerrahiler ise:

Konizasyon: Şayet kanser serviksin içinde sadece bir bölümü tutmuşsa, koni biçiminde bir parça çıkartmak koşuluyla hasta tedavi edilebilir. Bu uygulama kimi zaman biyopsi için de uygulanabilir.

Total histerektomi: Rahim ağzıyla beraber bütün rahmin operasyonla alınmasıdır. Rahimle beraber tüpler ve yumurtalıklar da alınırsa uygulamaya salpingo-ooferektomili total histerektomi ismi verilir. Hastalığın aşamasına göre karından kesiyle (abdominal) ya da aşağıdan (vajinal) uygulanabilir. Bunun yanında, kapalı (laparoskopik) operasyonları da yapılabilmektedir.

Radikal histerektomi: Bu operasyonda, rahim ve rahim ağzıyla beraber tüpler yumurtalıklar bunları bağlayan bütün bağlar ve lenf bezeleri bölgeleri birlikte alınır.

Radyoterapi: Radyoterapi cerrahi uygulanmış, fakat geride tümör hücresi kalma riski olan kişilerde, ya da hiç cerrahi uygulanmamış veya uygulanamamış kişilerin tedavisinde büyük önem teşkil eden bir tedavi tekniğidir.

Cerrahi uygulanmamış olan erken evre durumlarda cerrahiyle eşit neticeler alınabilmekte bunun dışında, cerrahi uygulanamayan daha geç ancak bölgeye sınırlı evrelerde ise, tek tedavi altenatifi olarak geçer.

Son zamanlardaki teknolojik ilerlemelerle ve tecrübeli doktorlarla çok düşük yan etki ihtimalleri ile kusursuza yakın sonuçlar alınabilmektedir. Bunun sebebi modern tedavi malzemeleriyle ışınlar sadece hastalık bakımından en riskli kısımlara yoğunlaştırılabilmekte, hastalıksız normal doku ve organlarsa en iyi şekilde muhafaza edebilmektedir.

Fakat, akıldan çıkarılmaması gereken, en modern tedavi tekniklerde dahi yalnızca tecrübe ve beceri ile birleştiğinde doğru sonuç verebildiği, tecrübesiz ellerde ise tam tersine oldukça zararlı olabileceğidir.

Serviks kanserinde radyoterapinin etkinliği birlikte uygulanan kemoterapi (ilaç tedavisi) ile belirgin olarak yükselmektedir. Bu sebeple haftalık kemoterapilerle beraber yapılır. Bu kemoterapilerde çoğunlukla oldukça sorunsuz bir şekilde tolere edilen ve örnek vermek gerekirse, saç dökülmesine dahi yol açmayan, nisbeten masum denilebilecek ilaçlar kullanılmaktadır.

Serviks kanserinde yukarıda bahsedilen dışarıdan radyoterapi, ortalama 5 hafta süreyle yapılmakta olup, bunun son döneminde içeriden (vaginal) radyoterapiye (brakiterapi) başlanmakta, haftada bir ve çoğunlukla 3 uygulama biçiminde brakiterapi ile tedavi sonlandırılmaktadır. Buradaki esas hedef, asıl tümör kısmında dozu en fazlaya çıkartmaktır.

Rahim ağzı (Serviks) kanserlerinde tedavi nasıl yapılır?

Serviks kanserini tedavisi hastalığın hangi aşamada olduğu ile alakalıdır. Şayet kanser dokusu servikste milimetrik ölçüler içersinde sınırlı ise buna “in situ serviks kanseri” ismi verilir. Bu durumda şayet kadın ilerde bebek sahibi olmak istiyor ise, lokal olarak serviks “konizasyon” ismi verilen bir uygulamayla koni şeklinde çıkartılır. Kadının bebek planı yoksa, rahim tamamen alınabilir.

Kanser yayılımı komşu dokuları da kaplamış ise, bu durumda çevre dokuları da içersine alacak bir biçimde geniş bir cerrahi müdahale uygulanır. Bu uygulamada rahim ve alt karın bölgesindeki lenf bezleri alınır.

Radyasyon (ışın) tedavisi ilerlemiş serviks kanserinde oldukça etkili bir uygulamadır. Işın tedavisi cerrahi müdahale uygulanmış kişilerde yardımcı tedavi ya da cerrahi uygulanamayacak kadar yayılmış kişilerde ana tedavi olarak uygulanmaktadır.

Serviks kanserinde ilaç tedavisi (kemoterapi) çok yaygın olmasa da çeşitli durumlarda kullanılabilmektedir. Serviks kanserinin yavaş doğal seyri, displastik lezyonların yani kanser öncesi değişikliklerin erken fark edilmesine ve invaziv kansere ilerlemenin engellenmesinde tarama programlarının önemini göstermektedir. Hastalığın hafif displazi ile kendini gösterip invaziv karsinoma doğru süreklilik gösterdiğinin kanıtı servikal displazinin 20’li yaşlarda, karsinoma in situnun yani kanserin bir adım öncesinin 25-35’li yaşlarda ve invaziv kanserin 40 yaşının ardında görülmesidir. Bu sebeple, invaziv kanser evresine gelmeden önce lezyonları yakalamak için taramaya erken yaşlarda başlanılmalıdır.

Çoğu kanserde olduğu gibi serviks kanserinde de erken teşhisin hayat süresi ile oldukça etkili bir ilişkisi vardır. Kanser öncesi değişikliklerde 5 senelik yaşam %100 olurken; bu değer erken lokalize tümörlerde %92, lokal yayılım durumunda %49, uzak metastaz durumunda ise %15 civarındadır. Bunlar arasında uzun zamandan beri başarı ile uygulanmakta olan Papanicolaou smear (PAP smear) testi ile sağlanan materyalin servikal yayma tekniği ile tarama çalışmalarının oldukça önemi mevcuttur. 1943’de Papanicolaou ve Traut’un yayınladığı uterus kanserlerinin vaginal smear ile teşhisi konusundaki çalışmasının ardından, servikal lezyonların preinvazif (in situ) evrede saptanmasıyla serviks kanserinden ölüm oranları %50-70 düşmüştür.

Bugün, servikal kanserlerin taranmasında uygulanan en yaygın tekniği Papanicolou Smear (PAP smear) tarama testidir. PAP smear testi, ucuz ve pratik olması, kişiler tarafından kolay kabul edilebilmesi ve toplumsal taramalarda uygulanarak serviks kanserinden ölümleri ortalama %75 oranında azaltılabilmesi ile eşsiz bir tarama tekniğidir. Buna karşın serviks kanserlerinin %50’den fazlasının daha önce hiç PAP smear testi yaptırmamış ve %60’tan fazlasının da son 5 sene içinde hiç tarama yaptırmamış kadınlarda olduğunu ortaya koyan araştırmalar mevcuttur.
Pap smear aracılığı ile servikal kanser taraması, kanser oluşmasının engellenmesine yönelik ve maliyet açısından etkin olan çok ender tekniklerden biridir. Servikal kanser, etiyopatogenezi bakımından belirli prekanseröz evrelerinden geçtikten sonra belirli bir süre sora invaziv lezyon haline gelmektedir. Bu sebeple de servikal kanserlerin premalign evrede yakalanması ve tedavi edilmesi, kanser sıklığını ve kanserden ölümleri azaltacaktır.

Randevu Al