Rahim Ağzı Hastalıkları Teşhisi Nasıl Konur?
24 Ekim 2018
Rahim Ağzı Kanseri Belirtileri Nelerdir?
24 Ekim 2018

Kadınların karşılaşabileceği kanser çeşitlerinin arasından görülme ihtimali en yüksek genital kanserleri arasında ‘’Rahim Ağzı Kanseri’’ yer almaktadır. Günümüzde bu oran gerilemesine rağmen, yine de her yıl ortalama 450-500 bin kadına serviks ( rahim ağzı ) kanseri tanısı konulmaktadır. Erken teşhis sayesinde tedavisi gerçekleşen kadınların sadece belli bir kısmı başarılı olabilirken, çoğunluğu hayatını kaybetmektedir.

Serviks kanseri riski, meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanserdir. Meme kanserinde olduğu gibi serviks kanseri de sadece kadın olmanın getirisinden biridir. Her kadının doğumundan itibaren karşılaşma riski vardır.

Rahim ağzı kanseri kötücül kanserdir. İlk belirtileri vajinal kanama ile birlikte görülebilmektedir. Ama ilerlemesine rağmen hiçbir belirti göstermeme durumuna da sahiptir. Teşhisinden sonra gerçekleşen tedavi yöntemleri aşamalardan oluşur. İlk aşama da ameliyat, ilerleyen aşamalarda kemoterapi ve radyo terapi yöntemi uygulanmaktadır. Rahim ağzı kanseri, cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. En sık 45 ve 59 yaş arasında görülmektedir. Sadece bu yaşlarla sınırlı kalmayıp, 20 ila 80’ne kadar geniş bir yaş aralığına etki edebilmektedir. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre bu sınıflandırma en fazla 35-58 yaşları arasını kapsamaktadır. Söylediğimiz gibi cinsel ilişki yoluyla bulaşan ve birkaç yıl içerisinde kendini gösteren bir hastalıktır. Kadınların büyük bir kısmı HPV virüsünü ilişkiden sonraki 12 ila 24 ay içerisinde vücudundan atabilmektedir. Ama bazı kadınlarda bu virüs kolay kolay vücudu terk etmez. Bundan dolayı geçen süre zarfında rahim ağzı kanseri riski meydana gelir.

Serviks kanseri ( Rahim Ağzı ) belirtileri nelerdir?

Rahim ağzı kanserinin elle tutulur bir belirtisi bulunmadığı için, çok geç fark edilmektedir. Bütün kanserlerde olduğu gibi, rahim ağzı kanseri de biyopsi sonucunda teşhis edilir. Ancak rahim ağzı kanseri ilerledikçe normal olmayan adet arası, ilişki sonrası, menopoz sonrası kanamalar ve ağrılı ilişki, artmış akıntı ya da kasık ağrısı gibi rahatsızlıklarla gündeme gelebilir.

Bu belirtiler kanserin ilerlemiş evrelerinde görülebileceği için, geç kalınmış bir tedavi başarılı bir sonuç veremeyecektir. Bu yüzden bu belirtileri beklemeden düzenli olarak doktor kontrollerinin yapılması çok önemli olmakla beraber, alınabilecek en gerekli tedbir olduğunu söylemekte fayda vardır.

Kontrollerle birlikte bazı testlerin yapılması gereklidir. Özellikle 21 yaşından itibaren cinsel hayatı aktif olan kadınların en az yılda bir defa muayene olması ve ‘’ Pap Smear Testini ’’ yaptırması gerekir. Pap smear testi normal sonuçlar vermiyor ise ya da bir şüphe uyandırıyorsa, kolposkopi adı verilen büyüteç yardımı ile rahim ağzı değerlendirilmesi yapılarak biyopsi alınması gerekebilir. Eğer biyopsi sonucunda kanser bulgusuna rastlanırsa, LEEP adı verilen bir yöntemle belirti gösteren doku alınabilmektedir. Bunun yanı sıra kriyoterapi veya lazer tedavisi yapılarak bu bölge ekarte edilir. Böylece kanser önlenebilmektedir. Kısaca serviks kanserinin bulgularını özetleyecek olursak;

  • Serviks kanserinin ilk evrelerinde genellikle hiçbir belirti görülmemektedir.
  • Kanser ilerledikten sonra belirti ve bulgular kendini göstermeye başlar.
  • Düzenli adet kanamalarının yanı sıra vajinadan gelen normal olmayan akıntı, özellikle renkli kanlı akıntı serviks kanseri işareti olabilmektedir.
  • Cinsel ilişki sonrası kanama olması sık görülen bir belirtidir.
  • Cinsel ilişki esnasında ağrı olması da serviks kanseri belirtileri arasında yer almaktadır.

Rahim ağzı kanserinin risk faktörleri nelerdir?

Human Papilloma Virüsü, rahim kanserine neden olabilecek en önemli risk faktörüdür. Bunun dışında cinsel ilişki yolu ile bulaşabilmektedir. Bunun nedeni tam olarak bilinmese de, rahim ağzı kanseri riskini artıran faktörler arasında yer almaktadır. Kanser riskini tetikleyen diğer faktörler;

  • Çok eşlilik
  • Cinsel ilişkiye 20 yaşından önce başlanması
  • Viral ve bakteriyel enfeksiyonların yaşanması
  • Çok sayıda doğum yapmak
  • Sosyoekonomik düzeyin düşük olması
  • Sigara içmek
  • C vitamini ve A vitamini eksikliği
  • Erkeğin sünnetli olmaması
  • Hastanın bağışıklık sisteminin baskılanması gibi nedenler, rahim ağzı kanseri riskini desteklemektedir.

Rahim ağzı ( Serviks ) kanserlerinin tedavisi nasıl yapılır?

Serviks kanseri tedavisi, hastalığın ilerleme derecesine bağlı olarak yapılır. Eğer kanser dokusu servikste milimetrik ölçüler dâhilinde ise, ‘’ İn situ serviks kanseri ’’ denir. Bu durumda kadının çocuk sahibi olma isteğine göre tedavi gerçekleştirilir. Eğer kadının çocuk sahibi olma isteği var ise, lokal olarak serviks ‘’konizasyon’’ denilen bir işlemle o doku koni şeklinde çıkartılır. Ama kadının çocuk sahibi olma isteği yoksa rahim tamamen alınarak operasyon gerçekleştirilir.

Kanser çevre dokulara yayılmış ise, bu çevreleri de kapsayan geniş bir cerrahi operasyon uygulanır. Bu işlemle birlikte rahim ve alt karın bölgesindeki lenf bezleri tamamen çıkartılır. İlerlemiş serviks kanserinde ise, ışın tedavisine geçilir. Kanserin bu evresinde oldukça etkili bir işlem olmaktadır. Işın tedavisi cerrahi işlem uygulanmış hastalarda, yardımcı tedavi olarak ya da cerrahi işlem uygulanmayacak kadar ilerlemiş hastaları tedavi etmek amacı ile kullanılmaktadır. Rahim ağzı kanserinde ilaç tedavisi (kemoterapi) çok sık olmasa da, bazı durumlarda kullanılabilmektedir.

LEEP nedir?

LEEP ( Elektro cerrahi Lupla Eksizyon İşlemi ): Günümüzde yaygın olarak kullanılan basit bir tedavi yöntemidir. Anormal hücreleri yok etmek amacı ile ısıtılmış ince tel halka yardımıyla işlem gerçekleştirilir.

Randevu Al